Katma Değer Vergisi dolaylı bir vergidir.
Ödenecek Katma Değer Vergisi; tahsil edilen Katma Değer Vergisinden indirime konu edilen Katma Değer Vergisinin karşılaştırılmasında tahsil edilen Katma Değer Vergisi büyükse,
Sonraki Döneme Devreden Katma Değer Vergisi; tahsil edilen Katma Değer Vergisinden indirime konu edilen Katma Değer Vergisinin karşılaştırılmasında tahsil edilen Katma Değer Vergisi küçükse,
ortaya çıkmaktadır.
Katma Değer Vergisinden tevkifat yapılmasına ilişkin uygulama hayatımıza girdikten sonra, tevkifat oranı kapsamında katma değer vergisi KDV mükellefi olan alıcıdan daha az tahsil edilmektedir. Daha az tahsil edilen tevkif edilen katma değer vergisi aslında, vergi idaresi 2 No.lu Katma Değer Vergisi beyannamesi ile kesinti yapanın tahakkuk ettirerek tevkif edileni ödemesi beklenmektedir.
İlk bakıldığında bir yönüyle güzel ancak bir yönüyle de sıkıntılı bir uygulama olarak karşımıza çıktı ve bundan sonra da çıkmaya devam edecek gibi görünmektedir.
Güzel olan yanı, Sonraki Döneme Devreden Katma Değer Vergisi olan birinin düzenlemiş olduğu faturaların artık tevkifatlı statüye alınması neticesinde, devreden KDV‘nin telafi edilerek giderilmesi mümkün olmamaktadır. Devlet vergiyi alıyor izlenimi doğması güzel ama hiçte öyle olmadığı ortaya sonraki süreçte çıkmıştır.
Mükellef tarafından indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV‘nin tahsili KDVUGT kapsamında belirlenen esaslara göre Katma Değer Vergisi İade mekanizması üzerinden mükelleflere ödenmekte ya da mükelleflerin idareye olan borcuna mahsup imkanı sağlanmaktadır.
İdare tarafından dolaylı vergilerden olan Katma Değer Vergisi’nin ilk önce kendi kasasına sonradan ise asıl sahibine iadesi ile verginin gözetilip korunması amaçlanmıştır.
Belediyelerin dahi içinde bulunduğu bu uygulama, tevkif ettikleri KDV tutarlarını ödememeleri nedeniyle belediyeler yönünden süreç ne yazık ki sonradan rafa kaldırıldığı dönemi de yaşamıştık.
Şimdi gelelim asıl konumuza, Gelir İdaresi Başkanlığı vergi tür kodlarında her bir beyannameye ayrı bir vergi tür kodu vermişken, KDV1‘e 0015, KDV2‘ye 0015 kodunu verdi ve yıllarca da bu sistemi devam ettirdi. Bir kişi kalkıp her iki beyannamenin vergi tür kodu neden 0015 sorusunu sormadı. (Bakınız Kurumlar Vergisi Beyannamesi 0010, Kurumlar Geçici Vergi 0033, yine bakınız Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi 0001, Gelir Geçici Vergi 0032)
Evet biz buradan soruyoruz. Yıllarca KDV1 ve KDV2‘nin vergi tür kodu neden 0015 olarak tahakkuk fişinde yer aldı? Bu bir hata mıydı? Yıllar sonra 2024 yılında neden birden KDV2 4017 koduna geçirildi.
Hata mıdır bilinmez ama, yanlış bir uygulama olduğunu düşünmekteyiz. Bu hatanın 2024 yılından önceki KDV 2 beyannamelerine yönelik ceza uygulamaları yapıldığında, kamu idaresini mahkemelerde zor bir sürecin bekleyeceğini düşünmekteyiz.
Tarafımızdan ilk uygulamasını bir mükellefte yaptık. Davamızı KDV 1 ve KDV 2‘nin vergi tür kodunun aynı olduğu üzerine kurguladık. Bakalım sonuç ne olacak. Sonuçlandığı zaman sizleri bilgilendireceğimizden emin olabilirsiniz. Dava dilekçemizden yararlanabileceğinizi düşünerekten yazımıza ek olarak paylaşıyoruz.
Biz 4017 kodunun sırrını, sayıları yan yana topladık, böldük, çıkardık, acaba GİNİ oranı (Haziran 2024‘de sunumu yapılacak vergi reformuna bir göndermedir) olabilir mi? Ne yazık ki bulamadık.
Buradan Gelir İdaresi Başkanlığına vergi tür kodlarını nasıl belirlendiğini, kimin belirlediğini, bir komisyondan geçip geçmediğini, bu kodların gerçek mahiyetini açıklayan bir çalıştay yapılmasının gerekli olduğunu iletiyoruz.
Kurumlar, bireysellikten çok kollektif hareket ettiklerinde güçlüdür.
Yalnız verilen kararlar ile kurumsal kimliğe sahip kurumların yazılı olmadan verdikleri kararların, kurumları yoracağına inanıyoruz.
Daha şeffaf vergilendirme dünyasının kapılarının aralanması temennisiyle
Ek: Dava Dilekçesi
Engin GÜL
SMMM
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.alomaliye.com/2024/07/05/kdv2ye-neden-4017-vergi-kodu-verildi/