Emekli aylığı çok önemli... Ömür boyu alınacak emekli aylığının düşük olmaması için bütün çalışanlar ellerinden geleni yapmak ister. Emeklilik dilekçesinin yıl bitmeden ya da yeni yılda verilmesi de emekli aylığı hesaplanırken dikkate alınan güncelleme katsayısını değiştirdiği için dilekçenin verilme zamanı da emekli aylığını etkiliyor.
Emekli aylığının hesabında prim ödenen bütün günler dikkate alınıyor. Dolayısıyla son bir yılın SGK’ya yüksekten bildirilmesi emekli aylığını artırmada tek başına yeterli değil. Diğer yandan emekli aylığı için talep dilekçesinin verilme zamanı da aylığın miktarını etkiliyor. Dilekçenin ne zaman verileceğine dair kararın her yıl, o yılın ekonomik göstergelerine bakılarak verilmesi gerekiyor. Bu yıl için yeni yılda dilekçenin verilmesi daha avantajlı gözüküyor. Ancak bu hesaba kıdem tazminatı tavanını da katmak gerekiyor. Ayrıca enflasyon ve son çeyrek büyüme de bu hesabı etkileyebilir.
Farklı sistemler
Emekli aylıklarının hesaplanması yönteminde memur, kendi hesabına çalışan ve işçi ayrımı söz konusu. Bunun yanı sıra çeşitli dönemlerde yapılan sosyal güvenlik reformları ile sadece emekli olma yaşı değil emekli aylığı hesaplama yöntemleri de değiştiği için birkaç farklı hesap dönemi var. Bu dönemler 2000 yılı öncesi dönem, Ocak 2000 ile Ekim 2008 arası dönem ve Ekim 2008 sonrası dönem olarak 3’e ayrılmakta. 2000’den itibaren çok temel olarak emekli aylıklarının hesaplanmasındaki formül şu: Emekli aylığı = Aylık bağlama oranı x Ortalama aylık kazanç.
Ortalama aylık kazanç, kişinin her yıla ait prime esas kazançlarının, kazancın ait olduğu yıldan emekli aylığı talep edilen tarihe kadar güncelleme katsayısı ile güncellenmesiyle bulunuyor. Bu şekilde bulunan ortalama aylık kazanç aylık bağlama oranı ile çarpılıyor ve ortaya emekli aylığı çıkıyor. Ocak 2000 ile Ekim 2008 arası için güncelleme katsayısında büyüme hızının tamamı dikkate alınmakta iken Ekim 2008 sonrası büyüme hızının sadece yüzde 30’u güncelleme katsayısında dikkate alınıyor.
2000 öncesi yüksek
2000 yılından önceki çalışmalar için ise emekli aylık formülü şu şekilde: Memur maaş katsayısı x Gösterge x Aylık Bağlama Oranı.
Düşükten prim ödeyenler açısından gerek 1 Ocak 2000 tarihi öncesi aylık bağlama oranının yüksek belirlenmesi, gerekse alt sınır aylık uygulamasının bulunması nedeniyle Ekim 2008 öncesine ait çalışmaların emekli aylığına etkisi yüksek oluyor. Yani 2000 öncesi çalışması çok olan kişinin az olana göre emekli aylığı yüksek oluyor. 2000 sonrası dönemde ortalama aylık kazancın hesaplanmasında güncelleme katsayısı ve TÜFE ile gayri safi yurt içi hâsıla gelişme hızının tamamı dikkate alınmakla birlikte bu dönemin aylık bağlama oranı 2000 öncesi döneme göre daha düşük belirlendiği için aylık miktarı da düşük oluyor.
Ancak 1 Ekim 2008 sonrası aylık bağlama oranı eski dönemlere göre daha da düşürüldüğü ve ayrıca ortalama aylık kazanç hesaplanırken gayri safi yurt içi hâsıla gelişme hızının tamamı değil yüzde 30’u dikkate alındığı için en düşük emekli aylıkları bu dönemde ortaya çıkıyor.
Bunda Ekim 2008 sonrası çalışmalar için eski alt sınır aylığının uygulanmamasının da ciddi payı var. Ekim 2008 sonrası çalışmaların emekli aylığına etkisi daha az, hatta düşükten prim ödeyenler için negatif oluyor. Bunun sonucu diğer dönemlerdeki çalışmaları daha fazla olan kişilerin bir an önce emekli olmaları onlara daha yüksek bir emekli aylığının bağlanmasını sağlayabiliyor.
Sigortalı açısından emeklilik başvurusunun yılbaşından önce mi, sonra mı yapılması kararı verilirken, içinde bulunulan yıla ilişkin güncelleme katsayısının yani enflasyon ve büyüme hızının, yine içinde bulunulan yılda emekli aylıklarına yapılan zam oranıyla karşılaştırılması gerekiyor.
Enflasyon ve büyüme hızının, emekli aylıklarına yapılan zamdan büyük olması halinde izleyen yılbaşında, küçük olması halinde ise yıl sonuna kadar emeklilik başvurusunda bulunmak avantaj sağlayabiliyor.
Örneğin 2022 yılı itibarıyla 15.000 TL emekli aylığına hak kazanmış bir kişi aylık tahsis talep dilekçesini yıl bitmeden verirse ocak ve temmuz zamlarından faydalanabilecek. Dolayısıyla aylığı 24.375 TL olacak. Aynı kişi dilekçesini yeni yılda verirse enflasyon yüzde 65 ve büyümenin yüzde 30’u da 1.32 olduğu için yüzde 66.32’lik bir artışla aylığı hesaplanacak. Sonuçta aylığı 24.948 TL olacak. Ayrıca bu tutarlara ocak zammı da yansıtılacak.
Dolayısıyla aralık ve ocak arasında 573 TL’lik bir farkın söz konusu olması mümkün. Ancak kesin hesap için ekim - kasım ve aralık enflasyonu ile son çeyrek büyüme rakamlarının beklenmesi gerekiyor. Diğer yandan kıdem tazminatı tavanı da önemli. Çünkü mahrum kalınan aylıkla birlikte tazminat açısından da tavan nedeniyle artış olmayacaksa yeni yılı beklemek mantıklı olmaktan çıkabilir. Cem Kılıç
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/hakki-ocal/peki-ya-sonrasi-7020337